Sosyal Medya

Güncel

Hakan Albayrak: Davutoğlu Hoca gene yaptı hocalığını. Ortaya, Davutoğlu’na yaraşır ciddiyet ve ağırlıkta bir ‘manifesto’ çıktı

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni araştıran Meclis Komisyonu’nun sorularına yazılı olarak cevap verirken, ülkemizin temel meselelerini irdelemeyi ve bu meselelerin halline yönelik tavsiyelerde bulunmayı da ihmal etmedi. Yani Hoca gene yaptı hocalığını. Ortaya, Davutoğlu’na yaraşır ciddiyet ve ağırlıkta bir ‘manifesto’ çıktı.



71 sayfalık metnin baÅŸlarında, FETÖ belasının, her ÅŸeyden evvel, vahyin alternatiflerinin olabileceÄŸine inanma gafletinden kaynaklandığını okuyoruz. “İslam inancında vahiy, yani Kelâmullah olan Kur’an-ı Kerim, somut ve aktarılabilir bir metin olarak Hz. Peygamber’in vefatı ile birlikte tamamlanmıştır. Dolayısıyla, mutlak bilgi olarak vahiy ile ona yapılan insani yorumlar arasına açık bir çizgi çekilmiştir. Her tefsir ve yorum, vahyi anlamamızda yeni ufuklar açabilir, ancak hiçbir insanî yorum mutlak bilgi niteliği kazanamaz” diyor DavutoÄŸlu; “Öte yandan şahsi tecrübe mahiyeti taşıyan ilham ve rüya da inanca temel teşkil edecek bilgi niteliği taşıyamaz. Dolayısıyla, kimse kendi rüyalarını ve ilhamını diğer insanları bağlayıcı hüküm haline getiremez…” diye devam ediyor. Metnin en önemli cüzlerinden birini teÅŸkil eden uzunca bir bahis. Çarpıcı bilgi, tespit ve misallerle dolu. Tamamını okumakta fayda var.
 
Zaten, sadece MÄ°T krizi yahut Rus uçağının düşürülmesi gibi ‘sansasyonel’ konulara odaklanan basındaki iktibaslarla yetinmeyip, bütün metni başından sonuna kadar okumakta fayda var. “Bireysel Alanda Hürriyet”, “Sivil Toplum ve Ekonomide Aleniyet (Åžeffaflık)”, “EÄŸitimde Keyfiyet (Kalite)”, “Hukuk Alanında Adalet”, “Devlette Daimiyet”, “Yönetimde MeÅŸruiyet”, “Bürokraside Ehliyet” ve “Aidiyet Bilincini Tahkim Etmek” baÅŸlıklarından oluÅŸan öneriler kısmının üzerinde hassaten durarak…
 
“Bireysel hürriyetler alanının daraltılmasına deÄŸil geniÅŸletilmesine ihtiyaç vardır” DavutoÄŸlu’na göre; “Dünyada otoriter ve popülist eÄŸilimlere yöneliÅŸ bizi yanıltmamalıdır. Aslında tam da böylesi bir dönemde kendi hür iradesine malik, onurlu ve başı dik insanların yaÅŸadığı bir ülke inÅŸa etmek baÅŸlı başına bir farklılık ve çekim alanı oluÅŸturur.”
 
Karamsarlığa geçit verilmemesini vazediyor Ahmet Hoca: “Bugün yapılması gereken, gerçekçi bir yaklaşımla tehdit ve risklerin farkında olmak ve her alternatif için tedbir anlamında hazırlıklı olmak, ama asla bu tehdit ve risk psikolojisinin toplum katmanlarına sirayet etmesine izin vermemektir. Tehdit ve risk psikolojisi kendi kendini üreten ve konuÅŸuldukça toplumsal bünyeyi dirençsiz kılan bir atmosfer oluÅŸturur. Bu nedenle, bir an önce toplumsal, ekonomik ve siyasal akışı normalleÅŸtiren bir psikolojik ortam oluÅŸturmalıyız. Çevremizde benzer büyük travmaların yaÅŸandığı bu kritik dönemde bekamızı teminat altına alacak temel unsur, vatandaÅŸlarımıza sunacağımız onurlu ve umutlu bir gelecek beklentisidir.”
 
Mülkün temeli olan adalet, onurlu ve mutlu bir geleceÄŸin de olmazsa olmazıdır. Öyleyse; “Sayın CumhurbaÅŸkanımızın ‘kurunun yanında yaÅŸların da yanmaması’ ÅŸeklinde tasvir ettiÄŸi suçun ÅŸahsiliÄŸi yaklaşımı titizlikle sürdürülmelidir. Bu darbe giriÅŸimini örgütleyenler, buna iradi olarak katılanlar ve bu darbe giriÅŸimine lojistik destek saÄŸlayanlar en ÅŸiddetli ÅŸekilde cezalandırılmalı, ancak bu puslu havadan istifade ederek kendi bireysel ve siyasal hesaplarını görmek amacıyla baÅŸka tasfiye hareketlerine yönelebilecek art niyetli kiÅŸilere ve odaklara karşı da azami hassasiyet gösterilmelidir. Suçların ÅŸahsiliÄŸi ilkesi, bu yargılamaları rotasından saptırarak maÄŸduriyet psikolojisi oluÅŸturmak isteyebilecek kripto darbecilerin oyunlarını bozacak yegane panzehirdir. Hataya düşülmesini engelleyebilecek ikinci ilke de yurt çapındaki adli kurumlarımızın aynı kriterlerle yargıda bulunmalarını saÄŸlayacak bir açıklıkta suç ve suçlunun tanımının berraklaÅŸtırılmasıdır. Bu noktadaki muÄŸlaklık, yargı objektifliÄŸini zedeleyerek baÅŸka öznel hesapların etkili olmasına ve birçok maÄŸduriyetin yaÅŸanmasına yol açabilir.”
 
DavutoÄŸlu net konuÅŸuyor ve netlik talep ediyor: “Bütün bu tasniflerde hukuki açıdan tanımlanabilir, deÄŸerlendirilebilir ve ölçülebilir kriterler konmalıdır. (FETÖ’ye) Mensubiyet ÅŸartları, bunun için kabul edilen kriterler ve bunların geçerli addedildiÄŸi tarih aralıkları net olarak ve kamu tarafından bilinir ÅŸekilde tanımlanmalıdır. Örgütün hukuki açıdan kriminal bir yapı olarak tanımlandığı süreç öncesinde ilgili okula çocuÄŸunu verme, ÅŸirketlere katılım ya da para yatırma gibi iÅŸlemlere yapılacak cezalandırmalar devlete olan güveni sarsar ve bireyleri bugün meÅŸru olarak faaliyet gösteren ÅŸirket, banka, sendika ve özel okulların da ileride böyle tanımlanabileceÄŸi tereddüdüyle sosyal ve ekonomik hayatın iÅŸleyiÅŸini zayıflatır. Ayrıca bu konuda farklı kiÅŸilere farklı kriterler uygulanması da yapılmakta olan mücadeleye zarar verir.”
 
Ve bir ibret tablosu sunuyor DavutoÄŸlu: “Bizzat içinde yaşadığım süreçlerle gerçekliğine ve asıl niyetlerinin seçilmiş meşru hükümetleri devirmek olduğuna inandığım darbecilerin yargılandığı Ergenekon ve Balyoz davalarının sulandırılarak nasıl rotadan çıkarıldığı, masum birçok insanın bu yolla hayatının nasıl karartıldığı ve nihayetinde yargı süreçlerinin güven erozyonuna uğraması dolayısıyla asıl sorumluların hesap vermekten kurtuldukları unutulmamalıdır. Bu hastalıklı yapının yargı süreçlerini tahrif etmesi nedeniyle milletimiz 28 Şubat, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki darbeciler ile maalesef yüzleşememiştir. 15 Temmuz darbe giriÅŸimini gerçekleştiren hainlerin mutlak surette hak ettikleri cezayı almalarının garantisi, bu sürecin mağduriyetlerle sulandırılmaması olacaktır.”
 
Allah razı olsun Ahmet Hocam. Elinize, gönlünüze, aklınıza, sağduyunuza sağlık.
 
KARAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.